09 Nisan 2008

Bahar ?! Part 0.66

Sazlı sözlü ankara gezimizden sonra okulumuza (aslında evime, yatağıma ve banyoma kavuşmanın sevincide neyse) kavuşmanın sevinci ile c dersi ödevine daldık ki dalış o dalış...

Zaten yeterince yorgun bir halde İstanbula gelmişiz. Sanki savaşa gitmişte dönmüş bir tayfa gibiydik. Zati şahsiyetim eve vardıktan sonra babam tarafından bir güzel sorguya çekildikten sonra banyo denilen kutsal mabete koştu. Böyle yıkandığımı hatırlamıyorum. Neyse bir şekilde uyundu o akşam (Rüyamda fairy-chan'ı görseydim keşke, sWeeT Dreamz aRe MAde of Thizzz). Neyse yarın sabah rahatca kalkıldı ve okula gitti.

Şimdi bizim bir ödevimiz vardı gittimiz hafta verilmiş olan. (aslında cümleye bizim bir C hocamız var diye başlamam gerekiyorda Yusuf Sinan Hocanın çok ismi geçecek bundan sonra, o yüzden tanıtma gereksinimi duymuyorum) Şimdi ödev bildiğiniz zor. Aslında kolayda denebilirde bunu anca yaptıktan sonra söyleyebiliyorsunuz. Ömer Farukla gezide beraber yaparız ödevi demiştik. Beraber kelimesi yanlış anaşılmasın Yusuf Sinan hocamız öyle bir hocadır ki boy ortalama kendisinden bi 5 cm uzun olan sınıfın (benim katkılarımla) tamamını sindirmiş kendinden korkar hala getirmiş bi hoca (evet üniversitedeyiz) bunun yüzünden ödevi beraber yapma şansımız yok anca mantıkta biraz tartışabilirdik. Herneyse durum itibari ile yatmıştı oda (her gece tutupta nargile içmeye gidersek olacağı buydu). Sabah buluşuldu ve sınıfa kapanıldı. Beklenenin gibi yapılamayacağı anlaşıldı. Mehmet Göktürk Hocamızın "akşam burda mı kalıyorsunuz ?" sorusundan sonra anladık ki gitme vakti gelmiş (Okulda kalmak düşüncesi çok tatlı geldi bana ve cidden yapmayı planlıyorum, bi klup odası hallolsun) ben umudu kesip yarına attım ödevi, Ömer faruk "Bir şekilde yetiştiririm" dedi ve de yetiştirdi. Neyse güç bela bir C ödevinden sıyırdıktan sonra daha önümüzde Casper toplantısı gibi bir toplantı olduğunu anlayarak biraz daha tempolanmaya başladık. Nereye tempolanıyorsak. Onu da vers. 0.99 da anlatırım.

He yanlız Casper Laptopu olmayanlar lütfen okumasın gelecek olanı. Neden mi ? Nedenini anlatırım :P

04 Nisan 2008

Bahar ?! Part 0.33

Neyse kazması ile küreği ile ve bol bol "miyah"laması ile bir Mart'ı daha atlattık. Kediler artık daha sakin, daha oturaklı ama bizim buralarda asıl muhabet şimdi başlıyor.

Bahar geldi. (Geldi gelmesine de bana mı geldi... Hala sapım lan...) Kedilerde 1 ay mart deyip geçtikte; insanlar şimdi bahar aşkıydı, yaz aşkıydı derkene miyahlama sezonlarımız 6 aya yayılmış durumda. Hep biz mi kedilerden çekecez biraz da onlar bizden çeksinler.

Şimdi ilk olarak Mart ayı sonu durum değerlendirmesi yapalım. En son bloga yazdığımdan beri baya baya hatta bayaaaaaa bir şeyler yapmış durumdayım Ankara gezisi, Casper gezisi derken Martın sonu ettik. aslında bunların hepsinden en az 3 tane çıkar ya özet geçelim hemen. Ankara gezisinin tamamen en büyük olayı Fairy-chandı. Bir kız düşünün beline kadar sarı saçlı, gözlüklü ve de güzel. Şimdi beyler hayat etmeyi kesin... (Kirletmein bakayim Fairy-chanınmı, yoksa Senelian seal of approval'ı yersiniz gözünüze) ama Ankaralı... Başka ne vardı Ankara gezisinde derseniz, geri kalanı pekte heyecan verici şeyler değilde doğru söylemek gerekirse. Asıl bomba geri dönüştü...

O neydi dercesinde yaşanmış bir 7 saat düşünün. Bir minibüs hayal edin 17 kişilik arkada bir 4 lü koltuk ve 3 gündür yıkanmayan 15 erkek... Düşünün düşünün iğrenmeyin. O neydi ya öyle böyle değil arabanın arkası bildiğin erkeklik kokuyor. Hele bide Ercan abi'nin (kendisi okulun bize tahsis ettiği şöför beyamca dayı olmak üzere bayaaa da sosyetiktir, bilen bilir.) benzin yakar diye klimayı açmadığını düşünün (pencere yok evet ehue) arkaya bakınca (evet direk kaçtım arkadan) sıcaklıktan buharlaşan hormonların sebebi ile görüntü kırılması oluşmuş durumda. Millet öldü ölecek (aslında başka bir ihtimal var ki... yok abi yok ona hiç girmiyorum). Hele arkadaki 4lü (isim vermek gerekirse Zekeriya, Türkay,Ömer Faruk bide Ahmet) birimiz hepimiz hepimiz birimiz modunda kaynaşma ve dayanışma içinde idi. Neyse bir şekilde ikna ile klima açıldı ama ne çare o zamanda bendeniz sessiz, baygın ve patlamaya hazır kalabalığa vermeye başladım gaz (metan gazı değil canım ondan yeterince vardı.) neyse binbir rezillik ile eve gittikten sonra çıkardığım çoraplarında hakkını vermek istiyorum. Arkadaşlara zenginleştirilmiş Uranyum kategorisine girdiğinde karantinaya alındı. Rapora göre kuantum sıçraması yapabilme özelliğine sahipmiş hemde ters yöne...

Neyse sazlı sözlü ankara gezimizden sonra okulumuza (aslında evime, yatağıma ve banyoma kavuşmanın sevincide neyse) kavuşmanın sevinci ile c dersi ödevine daldık ki dalış o dalış...

Neyse çıkmasını daha sonra anlatırım...