24 Ekim 2010

Altın Saçlı Rapunzel

Herkes altın saçlı Rapunzel ‘in hikâyesini bilir. Senelerini kulenin tepesinde tek başına geçiren Rapunzel ‘in ona âşık prens tarafından kurtarılması ile biter hikâye… Sonunda da klasik “sonsuza kadar mutlu” ifadesi de yerleştirilir. Ben, size hikâyenin asıl yetişkinler için olan kısmını anlatmak istiyorum ki bu kısım hikâyeden hemen sonra geçen ama başkarakterinin Rapunzel değil de ismi genelde hatırlanmayan prensin olduğu bir versiyon(Jenerik hikâye prensi işte, kızların ismi hatırlanır da masallarda prenslerinki hep yakışıklı beyaz atlı prenstir.).

Evet. Beyaz atının önünde kendisi, arkasında Rapunzel ile (masal diyarında atların station vagon modelleri bulunmakta bittabi) prensin hayalleri süsleyen şatosuna varırlar (Bu sırada şu şato işine de açıklık getirmek istiyorum, böyle ağaç yaşken eğilir mantığı ile bu tür masallarda şato, beyaz atlı prens kimliği genç kızlarımıza yediriliyor yediriliyor sonunda kızlarımız arabası, evi olmayan genç erkeklere bakmıyorlar…).

Şato demek kral demek, kral demek kraliçe demek, kraliçe demek kaynana demek ama bunu başka zamana bırakalım. Neyse efendim Rapunzel ’in saçları insani boyutlara getirildikten sonra, ki bu işlemde 5 kuaför, 22 makas, 2 kilo sabun, 1 litre hoş koku kullanılmıştır, prensimiz için acı dolu günler başlamıştır. Burada efektif olsun diye şatomuzun etrafını saran kara bulutlardan bahsedebiliriz. Rapunzel o lahana çaldığı günlerden beri insan ilişkilerinde gerekli gelişimi gösterememiş. Prensle konuşmadan önce asosyal hayat yaşamış bir kızdan bahsediyoruz, birazcık sosyal alanda sorunlu bir kız diyelim. Eh o saçların o kadar hızlı uzamasının sebebi sadece genetik değil anlayacağınız. Neyse ilişki sadece bakışmalar, ufak aşk sözcükleri, saça tırmanmalar ve kulede ay ışığında geçirilen ateşli (öhöm) akşamlardan ibaret olmamaya başladığında, güzel kızımızın bu sorunları baş göstermeye başlamıştır.

Ne gibi derseniz? Birincisi Rapunzel 4 metrekarelik odasında yalnız yaşamaya alışmış bir kimsedir yaşam alanında belirli bir süreden fazla insan bulunması pek çekilir bir şey değildir ama zaten kraliyet hizmetçileri buna alışıktır. Sorun prensimize yaptıkları… Yabaniliği kırıcı çünkü… Prens ona sokulmaya çalıştıkça kaçmalar, sinir krizleri ve daha neler neler.

Evet, günler geçtikçe sonuç olarak bunları atlatabiliyor güzel Rapunzel’imiz, prensin çevresinde olmasına alışıyor ki bundan sonra daha da ölümcül bir sorun çıkıyor karşımıza… O, 4 metrekarelik oda da Rapunzel’in öğrendiği bir şey daha var. Kendine yetme, her aklı başında, masal kahramanı olsun olmasın, aşkı yaşamış insanın bildiği bir şey vardır. Aşk birisine ihtiyaç duymak olduğu gibi birisininde kendisine ihtiyaç duymasını istemektir. Rapunzel ise bu konuda bir karıncayiyen ne kadar başarılı ise o kadar başarılıdır. Prense ihtiyaç duymasında bazı sorunlar olduğu gibi, prensin ona ihtiyaç duymasında da sorunları olacaktır.

Hah işte masalın burasında prensin hal ve gidişatını biraz irdeleyelim. Bir kız var, seviyorsunuz ama o size, sizin ona ihtiyaç duyduğunuz kadar duymuyor. Yabani, bir kız. Ve yani abi… Prenssiniz. Beyaz atınız var. 50 oda 10 salon şatonuz var. Daha önemlisi talipleriniz var. Ve siz bula bula böyle bir kız bulmuşsunuz. Ama her hikaye de ki karakterlerde biraz olan yegane özellik bu hikayemizi de kurtarıyor. İsmi aptallık… Evet, saf mı saf, halis mi halis aptallık… Bu adam bu kızı sevmeye devam ediyor. Sabırla, özveri ile…

Ama sabır maalesef Rapunzel ’in saçları gibi gün geçtikçe uzayan bir şey değil.

Bazı şeyleri yapmasını istiyor Rapunzel ’den prens, ama Rapunzel’ in hayatta anladığı tek kısıtlama bir kuleye kapatılmak. Ama aşık bir insan, diğerine bunu yapmaz. Belli sınırlar koyar, belli isteklerde bulunur. Tıpkı prensin yaptığı gibi… Rapunzel ‘in cevabı ise bellidir. Geçen günler hiçte vaad edildiği gibi “mutlu” değildir, ve mutlu bitmeyecektir.

Masal diyarınca beklenen düğün günü yaklaştıkça prenste kaçma isteği uyanmaya başlamıştır. Ama gelecekte orduları savaş alanına süren prens bundan mı kaçacaktır. İlişkileri zaten bir savaş halini alalı çok olmuştur aslında ya. Ama beyaz gelinliğin içerisindeki Rapunzel ‘in hayali yine de kalbinin bir yerlerinde tatlı bir ritim çaldırabiliyordur.

Ve işte tam bu noktada masalların bir başka olmazsa olmazı devreye giriyor. Kötü bir kadın… Hadi jeneriğe uysun diye cadı yapalım bunu, hani şu çirkin, burnunda kocaman et beni olanlardan. Düğün şenliklerin başlaması ile kapıları halka açılan şatoya oda giriş yapar, kocaman kukuletalı bir kıyafetle. Ve hemen planını uygulamaya başlar, önce iksirini yapmak için bir kazan bulur ve içine gerekli o iğrenç malzemeleri koyar. Tavşan sümüğü, antifiriz, zehirli zambak kökü vb. Sonra ikinci iksiri hazırlar. Sonra ikinci hazırladığı iksirden bir yudum alır, şimdi karşısındaki kırık aynada çirkin bir cadı değil de, prensin hizmetkârlarından birinin görüntüsü vardır. Doğruca prensin odasına gider ve akşam içtiği içki tasına ilk iksiri boşaltır. Sonra bahçenin bir köşesine geçer, yerden bir fare alır ve beklemeye başlar.

Prens gelir, içkisini içer. Bu iksirin yaptıkları basittir. Prensin kafasına bütün huzursuzluklarını sokmaya yeter. Prens, kalbi allak bullak dışarı fırlar. Rapunzel ‘i aramaktadır. İşte o anda cadı iksirin bir kısmını kendisi içer, kalanı da fareye içirir.

Şoktur prensimizi bekleyen başka bir erkeğin kollarındaki Rapunzel… Koşarak ayrılır iksirin verdiği tüm hislerle.

Sonuç mu? Sonuç prensi bir ağaçta sallanırken bulurlar sabah. Boynuna geçirdiği halatın rengi Rapunzel ’in saçlarını hatırlatır insanlara. Tırmandığı o saçların çilesi olmuştur ölümü. Rapunzel ‘e ne olduğuna ise siz karar verin.

Çıkarılacak sonuç neydi mi dersiniz bu garip hikayede. Sonuçta yok aslında ama şöyle diyelim. Şu cadı yerine kavga dövüşle geçirilen bir 6 ayı koyun. Gerçek hayatta ilk iksire gerek bile yoktur. Düzenli olarak süren kavgalar sonunda insanın içi yavaş yavaş o huzursuzluklarla dolmaya başlar, sonunda o kadar çarpıtır ki yaşadıkları gerçeği ikinci iksirin görevini de yaparlar. Ancak dediğim gibi böyle aptal prensler ancak masallarda bulunur. Sonunda asılan ise prens değil ilişkidir. Rapunzel ‘in saçlarından yapılma halatla, prens tarafından…

Ve gerçek hayatta hiç kimse, bu Rapunzelle sonsuza kadar mutlu yaşamaz.